NİSAN ÇOCUKLARI
Anadolu’mda bir telaş var. Okullarım cıvıl cıvıl, rengarenk, yürekler kıpır kıpır, bir sevgi yumağı yaşanıyor bu günlerde. İçimdeki çocuğu dışa vurmak istiyorum. Onlardaki coşkuyu onlarla yaşamak istiyorum. Kimi küçük aklıyla anlamaya çalışıyor. Neler olduğunu nasıl bu günlere gelindiğini; kimi her eyleme bir anlam kazandırıyor. Ama hepsinden önemlisi bugün onların bayramı. Bu gün Anadolu’mun al bayraklarla süslendiği, ezgilerin dalga dalga yayıldığı sevincin ve coşkunun doruğa ulaştığı andır. Karanlıkların, acıların, yoksullukların, sefaletin, atılan adımla son bulduğu günün kutlamasıdır, bu gün. Nasıl pür neşe olmasın Anadolum? Padişah yönetimin son bulduğu, demokrasinin söz sahibi olduğu, insanımın rüştünün ispatlandığı gündür.
Bu gün, Ulusumun yönetme yetkisini kullanmaya başladığı, 23 Nisan 1920 egemenliğin ulusal egemenliğe dönüştüğü, ulusal düşüncesinin köhne zihniyetlere kazındığı gündür. Ulusal egemenlik geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın bütünleştiği, coşkunun bayram sevincine dönüştüğü andır. Bundan tam 82 yıl önce (1924 yılında) bu egemenlik bayram sevincine dönüştürülmüş; ATA’sından çocuklara en büyük armağan olarak sunulmuştur. Daha sonraları Atatürk’ün evrensel düşünceleri doğrultusunda kutlamalar 1979 yılından itibaren evrenselliğe dönüştürülmüştür. Bu gün dünyada kutlanan tek çocuk bayramıdır. Nihayet dünyaya Çocuk Bayramı ile açılım yapılmıştır.
Ülkemiz üzerinde oynanan oyunların bozulduğu, kara bulutların, kara düşüncelerin Ege Denizinde boğulduğu, Samsun’dan doğan güneşle aydınlandığı, ulusal kararların alındığı T.B.M.M. açıldığı, Kuva-i Milliye ruhunun somutlandığı gündür.
Kurtuluş savaşımızı Atatürk’ün önderliğinde, yüreğimizdeki özgürlük ateşi ile kazandık İnanmak kazanmaktır. Kazanmak zordur ama kaybetmek çok kolaydır… Bugün bir çok değerlerimizi yeniden hatırlamak zorundayız. Geleceğimizin, Cumhuriyetimizin güvencesi olan çocuklarımıza; zaferlerle, başarılarla dolu tarih sayfalarımızı, kültürel ve manevi değerlerimizi anlatabiliyor muyuz ya da bizler ne kadar sahip çıkıyoruz? Atatürkçü düşünceyi bu gün gelişen dünya ile biçimlendirebiliyor muyuz? Akıl yolunu Atatürkçü çizgide birleştirebiliyor muyuz? .
Biz yetişkinler, kendimizi anlatmaktan çok, çocuklarımızı, gereksinimlerini maneviyatlarını anlamaya çalışmıyoruz. Küreselleşen dünyada, demokratik düzen içerisinde, toplumsal yaşayış sürecinde ulusal kültürden yoksun bir gençlikle karşı karşıyayız. Kuşaklar arasındaki bağlılık kültür köprüsü ile kurulur. Milli şuuru, ulus ve yurt sevgisini besleyip güçlendirmek bizlerin görevidir. Ülkemize, kültürel ve manevi değerlerimize sahip çıkan, akılcı, uygulayıcı, hür ve çağdaş düşünen, genç beyinlere çok ama çok ihtiyacımız var. Ulusal savaşımızdaki başarıyı bu gün kültür ve dil yozlaşmasında da göstereceğimize eminim …
Atatürk, geleceğin çocukların elinde olduğunu; yarınları onların biçimlendireceğini ve yaşatacağını her fırsatta dile getirmiştir. Geleceğimizi şekillendirecek, yüksek karakterli, bedeni ve bilgisi sağlam; çağdaş bilme ve akla, araştırmaya önem veren, arınmış, ulus çıkarlarını her şeyden üstün tutan Atatürkçü bir neslin varlığı mutlu kılıyor, bu günlerimi.Bu gün en mutlu günleri çocukların, bu mutlulukları yüreklerinden hiç eksilmesin..

Bayramınız kutlu olsun, çocuklar
Yüreğinizin ışığı dünyayı aydınlatsın
Dostluğun, kardeşliğin
Sınırsızlığını
Küçücük yüreğinize, sığdırmak isterdim.
İsterdim ki:
Savaş rüzgarları, hiç esmesin başınızda…
Barış rüzgarları essin istiyorum,
Şu kara bulutları yok edebilsem .
Yüzünde neşeyi, gönlünde sevgiyi,
Beslemek istiyorum, nisan yağmurları ile ,
23 Nisan güneşi hiç batmasın, hayatınızda.

Samiye SEZEN SAYIN
20.04 .2006-BURSA
www.kafiye.net