Çalışmak Ve Başarmak

Başarmak…

Bugün her zamanki gibi sabah evimden çıkarken bu sözcük takıldı dilime. Hatta beynime… Yüreğime yer etti doğrusu. Başarmak ne idi ki? Başarının boyutu ne olmalıydı? Sınırı nerelere varmalıydı? ‘Başaracağım’ diyen başarabilir miydi?

Gülümsedim yolda; ne çok soru sormuşum kendime. Her zaman olduğu üzere işyerime gitmek için Lefkoşa’dan Girne’ye yol alacaktım ve bu nedenle araç bekliyordum. Yola koyulduğumda düşünceler beynimden gözlerime akıyor ve film şeridi gibi geçiyordu bakışlarımdan. Belki de yolun akışını düşüncelerimin akışı olarak görmeye başlamıştım.

Okul yıllarımda öğretmenim ‘Azim’ derdi, ‘Kararlılık’ derdi ve bu sözcüklerin önemini uzun uzun anlatırdı öğrencilerine. O değerli insanın sıkça kullandığı ‘Azmin elinden hiçbir şey kurtulmaz’ sözü ne kadar da doğruymuş… Düşünmek, hayata dair planlar yapmak, karar vermek, kararlılıkla planları hayata geçirmek, bu yolda da tuttuğunu koparma gayretinde yorulmamak… Belki de özeti bu idi hayatın ya da hayatların.

Çocukluğumdan bu yana yazmaya çalıştım kendimce. Şiirler, anılar, kısa ya da uzun öyküler, denemeler karalayıp durdum. Bir önceki yazdıklarımı, bir süre sonra hiç beğenmedim. Beğenmediğim için de üzülmedim ve kendimi başarısız görmedim hiç. Geçmişte alın teriyle yaptıklarımı ilerde ‘Muhteşem’ olarak adlandırmanın, orada demir atıp kalmak olacağını düşündüm. Yaptıklarımla yetinmeyip, hep daha fazlasını hayal etmenin bana başarılar getireceğini biliyordum.

Geçen yıla kadar sadece yazmayı düşünüyordum. Hangi dalda olursa olsun yazmak…
Şiir, öykü, deneme; hatta seslendirme… Hep çalışarak, hedeflerimi geniş tutarak yazmaktı amacım. Şiirzamanı Edebiyat Sitesi radyosuna da böyle bir zamanda geldim. Sitenin Genel Yayın Yönetmeni ve sahibesinin teşvikleriyle elimden geldiğince çalışıp programlar hazırladım. Diğer sitelerle birlikte yazmaya yine aynı hızla devam ettim. Şiirzamanı, Şiirkolik, Edebiyatdefteri gibi sitelerde sürekli şiirler ve öyküler yayımlayıp seslendirmeler yaptım. Tüm bunları yaparken sormaktan, kendimi yenilemek için öğrenmekten gocunmadım.

Bir gün bir arkadaşımın fikrini almak istemiştim. Yazılarımı, şiirlerimi nasıl bulduğunu sorduğumda ilginç bir cevapla karşılaştım. Demişti ki; ‘Her erkek çocuğu futbol oynamak ister. Çocukluğunda ve gençliğinde oynadığı yer önemli değildir onun için. Kalede, savunmada, ilerde… Nerede boş yer bulursa oynar; çünkü bu onun zevkidir ve amatör ruhudur. Sonraları ekip ruhu gelişmeye başlar. En yararlı olduğu yer tespit edilir ve arttık o dünün çocuğu çalışarak dünya çapında oyuncu olur. Başarısının iki nedeni vardır: Asıl yararlı olacağı yerini bulmuştur ve kendine bir hedef koymuştur.’

Arkadaşımın bu sözlerini birkaç gün düşünmüştüm. Anlatmak istedikleri üstü kapalı idi; ama ben anlamıştım aslında. Tekrar görüşüp fikrini almak istediğimde, bana söyledikleri daha da ilginçti. ‘Güçlü bir kalemin, hoş bir anlatımın, müthiş bir hayal gücün, duyduklarını aktarma yeteneğin var. Kendini öykülere yoğunlaştır.’ demişti.

Hak vermiştim ve kendimi öykülere yoğunlaştırmaya başlamıştım. Seri öyküler, kısa öyküler yazıyor; çevremdeki yaşanmışlıkları irdeliyordum. İmla kuralları üzerinde internette ve kitaplarda kaybolurcasına araştırmalar yapıyordum.

Bir sabah uyandığımda Işın Bey’in mesajıyla karşılaştım. Bana köşe yazarlığı teklif ediyordu. Düşünmeden kabul ettim. O anda da yine ‘Başarmak, kararlılık, azmetmek.’ sözcüklerini düşündüm.

Şu an daha da çok yazma isteğim var. Hep daha güzeli, hep daha iyiyi bularak yazmak…

Başarır mıyım?

Zaman gösterecek bence. Bildiğim tek şey; azmimden, hedeflerimden, kararlılığımdan hiçbir şey kaybetmeyeceğimdir.

Melek Kırıcı
www.kafiye.net