YAŞAMAK GÜZEL

Yaşamak güzel, yaşatmak ise daha güzel. Hele insanı yaşadığına değer dedirtiyorsanız; o daha da güzel. İnsanı mutlu etmek, insanı mutlu görmek ise sanırım dünyalara değer. İnsanı mutlu eden, insanı yaşatan ellere gelince; size dünyaları bile verseler sanırım samimi bir bakış, gülümseyen bir yüz ve içten gelen bir teşekkürün sanırım yerini hiçbir duygu ve olgu dolduramaz. Bu nedenle insanlara mutluluk veren, sıhhat veren elleriniz dert görmesin, şifa vermeye devam etsin. Yüzünüz güleç, gününüz mutlu, geleceğiniz hep aydınlık olsun.

Hastanın bir hastaneden, doktorlardan, hemşirelerden, teknisyeninden, memurundan bekledikleri vardır. Bu beklenti ilk önce güler yüz, samimi bir bakış, hoşgörülü bir yaklaşımdır. Kişiye insanca yaklaşım ve ona olması gereken bir ilgidir. Eğer bu ilgi görülüyor ve gelen hastalara adaletli bir şekilde sunuluyorsa, sanırım hastanın mutluluğu bir kat daha artar. Neden artmasın ki; adaletli ve insancıl yaklaşım hangimizi mutlu etmez!

Evet bu saydıklarımı yaşayan biri olarak sizlere 9 Eylül Üniversitesi Fizik Tedavi Polikliniği Ana Bilim Dalından çok kısaca bahsedeceğim. Bu arada Üroloji Polikliniğini unutmadım. Göğüs Polikliniği de sanırım yabana atılacak değil. Bu saydığım polikliniklerin hepsine ayrı ayrı teşekkürü borç biliyorum. Bir dakika, Biyo kimya laboratuarı ile Röntgen Çekim Bölümü, asla sizleri unutmadım. Nasıl unuturum ki. Sizleri unutmak, sizlerden bahsetmemek, size en büyük haksızlık demektir.

Benim annem 75 yaşında ve Çanakkale ili Biga ilçesinde yaşıyor. Yaşı kemale ermiş her insan gibi benim annemin de ileri yaşlardaki insanlar gibi bazı sağlık sorunları oldu. Nisan ayında başlayan poliklinik koşuşturmaları arada kesintilerle birlikte bu hafta sona erdi. Annemin en çok sorunu dizlerinden başlayıp; bel ağrıları, omuz ağrıları, boyun ağrıları ve ürolojik sorunlar. En çok sorunu ise bacakları, bel ağrıları, omuz ve boyun ağrıları. Birde en çok idrar sıkıntısı vardı. Ben 2004 yılında 9 Eylül hastanesinde ameliyat geçirmiştim. Bu nedenle bu hastaneyi o zaman beğenmiştim.  Beğendim bir yer olduğu için annemi de 15 / Nisan /  2005 tarihinde bu hastanenin polikliniklerine gönül rahatlığı içerisinde gittim. Gittiğime de iyi ettiğime inanıyorum. Bu arada annemin şuan durumunu merak edebilirsiniz. Meraka devam diyeceğim. Annemden önce anlatmam gerekenler var. Lütfen dikkatle dinleyelim, kendimize bir pay ve ders çıkaralım.

Bir söz vardır: “ Öğretmeni ne ise öğrencisi de odur.” Bu söz bana insanın yapısını, psikolojisini, ruhsal dengesini, o insanın başarısının ne bağlı olduğunu daima hatırlatır. Ne dersiniz, doğru değil midir? Bu sözü neden söyledim biliyor musunuz? Haydi gelin beraber nedenini görelim.

Ben annemi sağlık sorunları nedeniyle 9 Eylül hastanesine götürmeye karar verdiğimde ilk önce Fizik Tedavi Polikliniğine, oradan Üroloji polikliniğine, Göğüs hastalıkları polikliniğine, Kalp damar hastalıkları polikliniğine gittim. Daha önceden bildiğim o güler yüzlü yaklaşımı tekrar göreceğimi bilerek gittim hem de ve bu gidişimle de inanın hiç yanılmadım. Yine karşıma güler yüzlü sekreterler çıktı. Nazik ve kibardılar, dert dinlemeye, tedavi etmeye sanki onlar hazırdılar ve bu hazırlıkları insana ayrı bir güven veriyor. En çok dikkatimi çeken insancıl ve adaletli yaklaşımları. İnanın hangi servise gitsem hastaların kayıt işlemlerinden tutun bütün yapılması gereken işlemlerde sıraya büyük önem verdiklerini gördüm. Kimseye tanıdık diye el altından davranış göstermediler. Bu beni en çok mutlu eden oldu. Ancak bazı sabırsız ve kendini bilmez saygısız hastaların insanlara ne kadar eziyet ettiğini söylemeden geçemem. Bütün bu olumsuzluklara rağmen o poliklinik sekreterleri ellerinden nezaketi ve inceliği, hatta birkaç defa da olsa açıklama yapmaktan usanmıyorlar. Bu güzel yaklaşım laboratuarlarda ve röntgen film çekim bölümünde de aynı oluyor. Kısacası hastanenin hangi bölümüne gitseniz kesinlikle adaleti ve adaletli yaklaşımı, insanlığı, insanca yaklaşımı göreceksiniz. Bir de insanlıktan nasibini almamış olan insanların onların karşısına geçip o olumsuz davranışlarda bulunmalarına inanın bazen ben bile zor dayandım. Onlar yine de sabırla, insancıl yaklaşımları ile yaklaştılar.

En çok zamanımızın geçtiği Fizik Tedavi Polikliniğine gelince biraz sanırım konuşmam gerekiyor bu bölümle ilgili olarak. Başta o güler yüzlü hali ve insancıl yaklaşımı ile insanlara şifayı sözleri ile dağıtan Sekreter Nadire EĞİNLİ Hanım efendiye çok teşekkür ederim. Yol gösteren, yönlendiren o güleç yüzünün hiç solmamasını, daim olmasını dilerim. Serviste görevli doktorlara gelince; Dr. Berrin AKGÜN Hanım, anamı muayene etmeye başlarken ilk sözleriniz, cana yakın davranışınız, “anlat bakalım teyzeciğim, neyiniz var?” diyerek insancıl yaklaşımınız, hastasını kendi ailesinden biriymiş gibi görüp itinalı oluşunuz sayesinde annem iyileşmeye bile başladı diye bilirim. İnanın bunda abartmıyorum. Dr. Figen KOÇYİĞİT’ e de ayrı bir teşekkür borcum var. Annemin iyileşmesinde ön ayak olan, güler yüzün sayesinde annem başlangıçta iyileşmeye başladı dersem inan şaşırmayın. Daha öncede dedim ya, insanın güler yüz görmesi umutlarının, iyileşme ve sağlığına kavuşma konusunda güven duymasına neden oluyor o gülümseyen yüzler. Ayrıca aynı serviste Haziran ayında görevi devralan Dr. Esin AĞIRNAZ’ a da çok teşekkür ederim. İnanın bütün servislerdeki görevli doktorundan tutun, sekreterler, yardımcılar, servis görevlileri hepside güler yüzlü ve insancıl yaklaşımlıydı. Nasıl bir birinden onları ayırabilirim ki? Dr. Esin Hanım da güleç, iyi niyetli, hastasına yol gösteren şifalı kişiler. Fizik Tedavi Servisinde görevli olan teknisyenlere de teşekkür etmek isterim. Sayın Zülfinaz ÖZDEMİR, Orhan DEMİR, Suat ÜNAL, Fizyo Terapist Şenlet ÖZSARAÇLAR Hanımefendiye inanın ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. Şenlet Hanım’ın annemin yürümesine bile etkisi olmuştur. Benim annem yürürken kullandığı ağaç gegeyi yanlış kullandığını Şenlet Hanım’dan öğrendi inanın. İnsanlar elindeki ağaç gege ile yürürken bile yanlış adımlar atıyormuş, inanın ben bile orada öğrendim. Bu arada serviste olup ismini unuttuklarıma da ayrıca teşekkür ederim. Sizler sayesinde annem sağlığına biraz olsun kavuştu. Annem Biga’dan buraya gelirken ağrıları ve sızıları nedeniyle ağlıyordu. Elinde ağaç gegesi ile ona dayanarak zorla ve hatta yanlış yürüyüş yaparak yürüyen annem şimdi evde gezinirken veya kısa mesafelerde gegeyi taşımıyor ve elinden bıraktı. desteksiz yürümeye başladı biliyor musunuz?Aşağı yukarı iki ayın sonunda ağrılarından biraz olsun arınmış olarak Biga’ya geri dönecek. Bu nedenle sizlere çok teşekkür ederim. O şifalı elleriniz hiç dert görmesin. Daima sağlıklı, dinç kalırsınız inşallah. Gülen yüzünüz, insancıl yaklaşımlarınız inanın beni ve annemi çok mutlu etti. Allah’ta sizleri mutlu etsin, gülen yüzleriniz güleç olsun, şifalı elleriniz daima insanlara şifalar dağıtsın. Sizlere kolay gelsin.

Bu arada Üroloji servisini unuttuğumu sanan olabilir. Dr. İsmail ÖZDEMİR Bey’e ve poliklinik sekreterleri iki hanım kızımız Esin ÇAKIROĞLU ve Nazan KARADOĞAN’a da ayrıca teşekkür ederim. Dr. İsmail ÖZDEMİR’in insancıl yaklaşımı, doğru teşhis ve doğru ilaç tedavisi uygulaması nedeniyle annemin sorunu giderilmiş ve annem bu servisteki doğru uygulama sonucu şifa bulmuştur. Şifa dağıtan ellerin dert görmesin doktor bey. Allah yardımcın olsun.

Bu arada hemen hemen herkesin merkez laboratuarda ve Röntgen randevu biriminde ilk defa karşılaştığı o iyi niyetli insanları unuttuğumu sanmayın. Röntgen filmi, tomografi, ultrason çekimi için gittiğiniz o serviste sizi kapıdan girişte güler yüzle karşılayan iki insanı ve randevuları vermek için canla başla çalışan, kafası bozulan, okumadan randevu gününü kaçırıp sonra gelip bu servisteki kişilere hakarete varan davranışlara maruz kalan o insanların buna rağmen o insancıl yaklaşımını görüp te takdir etmemek mümkün mü? Sıra almadan sırayı bozanlara bile tatlı dilli yaklaşımlarına ne diyebilirim ki kendilerine teşekkür etmekten ve tebrik etmekten başka. Doğrusu en içten dileklerimle bu sabırlı davranışlarına, insanlar arasındaki adaletli yaklaşımına ancak selama durulur. Bu tür davranışları bir çok yerde ve bir çok resmi kurumlarda göremiyoruz. Hepinizi tebrik ederken başta Erman ÖZYAMAN, Mahmut UYANIK, Uğur SOY, Perihan ARSLAN, Sezer DEMİR, Satı PINAR, Hasan ÖZDEMİR, Ayfer CÖMERT,Gülten GÖKSU ve ismini unuttuğum, servis sorumlu ve elemanlarına ayrı ayrı selamlarımı sunarım. Merkez laboratuarında da yine kan vermek için sıraya girdiğinizde ve ya tahlil sonuçlarınızı almak için gittiğinizde sizleri ilk karşılayan o kişilerin o güller açan gülüşleri ile sizlere hoş geldiniz, buyurun sözleri sanırım sizleri de rahatlatıyordur. Hele o kan alım merkezinde ki o yaklaşım. Sanki iğne girmemiş, kan öyle alınmış gibi nazik bir işlemle sizleri rahatlatan tavırları ile yolcu etmeleri bizlerin zor alışacağı bir davranış. Ben Kan alım merkezinde görev yapan hemşirelere Yük.Hemş. Berrin CANBOLAT nezdin de hepsine ayrı ayrı teşekkür eder, çalışmalarında başarılar dilerim. Servisler adına her zaman bizleri karşılayan, uğurlayan; Nigar DAĞLI, Selin GÖKTEPE, Gökhan CEYLAN, Canan DİKER, Ayşe ÖZKAN, Vicdan ŞEN, Hülya DERMAN, Fatma ÇAKMAK, Özlem İZMİRLİ, Evrim KAPLAN’a ayrı ayrı teşekkür eder, başarılarının, gülen yüzlerinin hep gülmesini dilerim.

Aslında o kadar çok söylenecek sözler var ki. Sözü fazla uzatmadan huzurlarınızdan ayrılmak istiyorum. Son bir defa daha 9 Eylül Üniversitesi hastanesine gittiğim için mutluyum. Şifa buluyor insan. Ayrıca burada hastalara karşı nasıl adaletli davranıldığını görmeniz mümkün. Bilemiyorum benim 2 aylık gözlemlerim, izlenimlerim böyle. Her servise ve görevli personeline tekrar teşekkür ederken; şifalı ellerinin dert görmemesini, gülen yüzlerinde gülücüklerin daim olmasını, daha nice mutlu yıllar geçirmelerini dilerim. Sağlıcakla kalın.

İzmir / 13.06.2005
Hüseyin  DURMUŞ
Emekli Edebiyat Öğretmeni
Şair Yazar
www.kafiye.net