HİCRET

Kıskanmıştı yıldızlar kumlarını sahranın,
Veda tepelerinden akarken kutlu çile.
Hak davetini alan mübarek her çehrenin,
Hayasıyla nurlanan sureti değdi güle.

 

Saltanatı terk etti, gönlü imanla dolan,
Maldan mülkten vazgeçti ilahi emri bilen,
Sevr Dağına meyledip, Hıra’da güven bulan,
İki ak güvercinin takvası geldi dile.

 

Nefislerden arınıp ol Resul’e uydular
Mübarek duasıyla Rabbi vekil saydılar
Gözyaşı ırmağında başlarını eğdiler
Küfre meydan okuyup düştüler zorlu yola

 

Zulümden kaçan mümin çağa meydan okurken,
Doğan güneş semayı takva ile dokurken,
Yesrib halkı el açıp, isar ile şakırken,
Kuba mescitlerinden yayıldı nurlu hâle.

 

Dinin bekası için olmuştular muhacir,
Rabbim Allah diyene felahtı artık fecir,.
Müjdelenmiş hicrette ölçülemezken ecir,.
Yaratanın rızası berat oldu her ele.

 

Yerini saatini Mevlâ takdir etmişti,
On iki gün boyunca her anı sır tütmüştü,
Müstakbel asırlara mucizesi yetmişti,
Hikmet dolu özüyle ibret oldu her kula.

 

O en kutlu sınavdı kalpten inanan için
Teslimiyet hadsizdi aşk ile yanan için
Rabbinin rızasıyla yokluğa kanan için
Cennet müjdesi vardı, döndükçe harlı çöle

 

Bir ilahi nizamda sabrın doruk noktası,
Ahde vefa ettikçe silindi ruhun pası,
Hicretle tescillendi kardeşliğin alası,
Nübüvvetin nuruyla, erişildi  visale.

Sevim YAKICI
www.kafiye.net