BİR FESLEGEN OTOPSİSİ

Ölmekten geliyorum,
Bölünmekten.
Çölde terkedilmiş bir kum zerresi olup
En küçük hücreme gömülmekten
Dar bir antrede saatlerce
Limon sarısı bir duvarda
Saatlerce çürümekten geliyorum…
Duyuyor musun o şehirde
Işıklar kırılıyor
Ben kırılıyorum
İçinden geçen ipsi bir güneş
Yıllara devriliyor
Duyuyor musun?..
Tramvaylar dökülüyor
Korkak caddelerine
Ben dökülüyorum
Küçücük bir gülüş dökülüyor kollarıma
Ölüyorum…
Ben ışıktan, karanlıktan
Dört kitapta üşürken,
Sema dönerek yanmaktan,
Ölüm siyahı bir rengi gözlerime takıp,
Gıcırtılı bir kapı gibi
Gözlerine kapanmaktan geliyorum…
Geceyi mahşer
Cellâdı ejder sanmaktan
Düşerken uçurumdan bir dala takılı kalan
Martı olmaktan
Ben yapay günlerin gecelerinde
Yaralı siyah duvarlara
Beyaz gülleri yamamaktan geliyorum…
Beyaz güllerin en beyazını bir Kemana emanet ettim
Keman çalıyor, ben ağlıyorum…
Duyuyor musun o şehirde
Hala çalıyor rüzgâr çanları
Gecelerce susmuyorlar
Ağlıyorum
Nisan ağaçlarda çiçekleniyor
Duyuyor musun?
Sana en mutlu günümü verebilirim.
Ben fesleğen kokulu bir oda buldum
Artık ölebilirim…

Ayşegül Aşkım KARAGÖZ
www.kafiye.net