DÖNGÜ

Toprak cömert bakışlarını sunarken, şevkle karılmış umudunu omuzlarında taşıyan ruh, daha yaşama çok olduğundan bahseder. Gün sonu toprağa yakarır, temizle, yeşert, büyüt beni diye. Gelen yanıt yüce bir mekanın sözü olduğunu kanıtlarcasına:

Derine daldıkça nefesini tazeleyen yaşam arıdır. Çok yaşa, temizlenebilmek için. Çağlayan ırmağın kenarında yaşam, diridir. Çok yaşa, yeşermek için. Annenin şefkatli kollarında yaşam, sıcaktır. Çok yaşa, büyümek için. Ruh, mesafeyi daraltmak uğruna parmak uçlarında titrek, çekingen adımlarla.

Yaşamdan bir parça koparabilmek adına yol alır. Çok yaşa diye yineler toprak. Ruh duru bir gülümsemeyle.  Ayaklar altına alınan toprağa bakar:

Bir an kadar yaşıyorsan, türeyen anlar yaşamı nasıl çok kılar? Toprak gözünün çapaklarını siler ve bilinmeyenin cazibesinden anlatmaya başlar. Ruhun avcuna saklanır, şarkı sözü olabilmek için herkesin kendini yormak durumunda olduğu kadar ve bir fincan içine yerleşir. El üstünde tutulabilmek için fakat fincan kırılır, toprak tuzla buz olur. Ruh yürümeye meyletmişken başını yere eğer ve mırıldanır. Çok yaşa, bilmek için.

Şeyma Akın
www.kafiye.net