TUZAKLARDAKİ DİLAN

Ah yollar ötesi Dilan,
Biz aynı baharların yağmurlarıyken,
Ateşten damlalarla sevda sevda yağar,
Özlem yüklü polenler gibi çiçek çiçek tozardık .
Kavuşmaya an kala,
Şimdilerde hırçın lodosun kanatlarında,
Kırgınca düşer olduk toprağa kan renginde .
Biz başka hazanın yaprak dökümleri gibi ,
Ayrı ayrı diyarlara savrulduk .
Sen başka yâre ben başka ağyâre.
Sen tuzak çöllerde ben uzak çöllerde susamışken ,
Aşkla dellenmiş lodoslar gibi esrik,
Suya hasret başaklar gibi kavruk,
Fenâfissen dergahında sana her dem savrukken,
Ateşten kuşandığım sensizlik gömleğinin yangısına
Nasıl dayanırım söyle .
Ahh yıllar ötesi Dilan,
Dilimin sükutuna öğretemedi bir türlü aşk kuş dilini.
Oysa aşka vefalı o kuşların
Bir kırıcık ekmekti kursaklarına düşen yiyecekleri.
Buna rağmen,
Kış günü tir tir titrerlerken,
Umutla yaptıkları çerden çöpten âşiyanlarında
Ailecek seherlerde ne de mutlu şakırlardı.
Ahh tuzaklardaki Dilan ,
Kuşlar kadar olamayışımıza mı yansam,
Özleminin tutuşturduğu nâr-ı firkatine mi dayansam,
Bilmem ki nasıl uyansam sensiz hoyrat sabahlara.
Beş harfi iki hece adın öylece mühürlüyken dudağımda ,
Üç efsunlu harf dimağımda kazılıyken,
İçimde kimselere diyemediğim gizin ,
Ellerimde sana dair sıcacık izin,
Kadîm yeminimiz aşkımıza şahitken,
Nasıl bozarız ahdimizi.
Oyy yollarına revân olduğum,
Bir de çifte kavruk yılmaz umutlarıma ,
Al kınalı kurbanlar adadığım Dilan…
Kanadı kırık bir kuş gibi çırpına çırpına.
Bir türlü sana uçamayan ben,
Demir kafesi kilitli bir minik serçe ,
Müebbete mahkum bir suçlu gibi,
Sensiz mi öleceğim söyle.
Üzerine zerre tozlar konduramazken,
Lâ tahzen bûseli tesellîn,
Buzul devrimi asr-ı saadete çevirmişken,
“Unut beni” diyen kırgın ala gözlerine bedel,
Nasıl unuturum söyle bendeki seni?
Bir iklim-i nevbahar güneşin okşamışken bedenimi,
Söyle nasıl ısınırım sensiz?
Nasıl uyanırım başka baharların yeşiline gözlerin siz?
Ölmüş bil beni Dilan!
Firkat mührünü böyle ketûm vurdun ya ayrılık fermânına ,
Yolların gibi uzun saçlarımdan biç kefenimi.
Tez götür lâhitime günah sınırlarını aşmış ellerinle.
Sensiz ümiğinden bir yudum aşk geçmeyen mısralarımla,
Perdeleri visale kapalı toprağın, ana rahmine göm beni.


Sevim Çiçek Karadeniz   Bursa /7.5.2014
www.kafiye.net