ÇAKIL TAŞLARI

  ‘’Önce selam ,sonra  kelam’’ düsturuna uyarak  siz değerli okuyucularıma ‘Merhaba’ diyerek başlamak istiyorum söze. “Benden size zarar gelmez” demektir merhaba. Günlük yaşamda sıkça kullandığımız bu selamlaşma sözünün bu anlama geldiğini birçoğumuz bilmez. Sözü, anlamını bilerek kullanmak sözün içini doldurur. Öyleyse, bildiğimiz bilmediğimiz bütün dillerde merhabalaşmak gerek. Zira içten bir merhabayla başlar her şey.

 

Her insanın yaşamında, belli zamanlar getirdiği güzelliklerle özelleşir. Geriye dönüp baktığımda nisan ayının benim için böyle bir anlamı var. Şimdi, sizlere bu köşeden sesleniyorum ve aylardan nisan. Sahip olamadıklarından çok sahip olduklarının farkında olmalı, onlara sımsıkı sarılmalı insan. Farkındalık birden çıkıp gelen mutluklar bağışlar bize. Küçük şeylerden büyük mutluluklar çıkarabilen insanlar öncelikle kendisiyle sonra yaşamla daha barışıktır. İşte tam olarak bu nedenlerle sizlerle gönül ikliminde buluştuğumuz bu köşenin adı ‘’ÇAKIL TAŞLARI’’. Ayrıntı gördüğümüz, basit veya küçük dediğimiz ne varsa bizim için büyük anlamlar taşır hale gelebilir. Yaşamın tadının ayrıntılarda, küçük şeylerde saklı olduğuna inanırım.
 

‘’Seni düşünürken

Bir çakıl taşı ısınır içimde ‘’
diyen Bedri Rahmi Eyuboğlu’nun bu dizeleri farkındalığımı ne çok arttırdı son günlerde. Bu dizelerin kendi yatağında usulca akıp giden bir nehir gibi içime aktığı anlarda yaşama dair bakir umutlar filizlendi gözlerimde. Tuttum, güneşi; güneşin aydınlattığı günü; çiçekleri, kuşları böcekleri sil baştan sevdim.

Sevmek insanı yaşama sımsıkı bağlayan, kaynağı kendimiz olan sihirli bir eylem. Kendini sev çünkü hangi özelliklere sahip olursan ol senden bir tane daha yok bu evrende.
Bu ,ilk buluşmamızda beni çok etkileyen ve yaşamımın pek çok noktasında sağlam ,rahatlatıcı bir tavır sağlayan ÇAKIL TAŞLARI VE ELMASLAR  öyküsünü paylaşmak istiyorum sizlerle.
 

‘’ İki arkadaş yaya olarak dünya turuna çıkarlar. Tüm ihtiyaçlarını sırt çantalarına doldururlar ve günlerce seyahat ederler. Bu ağır sırt çantalarının altında her akşam oldukça yorgun düşmektedirler. Yine yorgun bir günün akşamında, bitkin halde bir deniz kenarında çadır kurup derin bir uykuyu hayal ederlerken, birdenbire gökyüzünde ruhani bir ışık belirir ve bunlara yaklaşmaya başlar.

 

 Bu ışığı gören kahramanlarımız şaşkınlıkla birbirlerine bakarken, birden bu ışık demetinden şöyle bir ses duyarlar;” Bu gece deniz kenarındaki çakıl taşlarından biraz toplayıp, sırt çantanıza koyun.Ayrıca yarın tüm gün seyahatinizde bu taşları da beraberinizde taşıyın.

 Eğer bu dediklerimi yaparsanız, yarın akşam her ikinizin de hem çok sevineceği, hem de çok üzüleceği bir haber vereceğim. “

 … ve ışık kaybolur.

 İki arkadaş bu mesaja çok kızarlar. “Bu kadar yorgunluğun üzerine bir de çakıl taşları topla ve yarın tüm gün taşları da sırtında taşı!” diye homurdanırlar.

 Buna rağmen her ikisi de çakıl taşlarını toplayarak çantalarına yüklerler. Çünkü ertesi gece verilecek olan haberi her ikisi de merak etmektedir.

 Ertesi gece olur. İki arkadaş tüm gün boyunca çantalarında ilave olarak çakıl taşlarını da taşıdıkları için fazlasıyla yorgun düşmüşlerdir. Uykuları geldiği halde uyuyamazlar. Her ikisi de çıkacak ruhani ışığın vereceği haberi beklerler. Ancak ne ruhani ışık ortaya çıkar, ne de bir mesaj gelir.

 İki arkadaş çok kızarlar. “Aldatıldık…” diye düşünürler. Oldukça geç bir saatte, artık umutlarını kaybettiklerinde, “Hiç olmazsa şu çakılları çantamızdan boşaltalım. Bir de yarın enayi gibi onları tekrar taşımayalım” diye çantalarını açarlar. Açmalarıyla birlikte, bir de ne görsünler: Çantalarındaki tüm

 Çakıl taşları elmasa dönüşmüştür.

 İki arkadaş çok sevinirler. Çünkü artık çok sayıda ve çok kıymetli elmasları vardır. Çakıl taşlarını taşımaktan şikâyet eden bu iki arkadaş bu kez de “Neden dün çantamıza daha çok çakıl taşı yüklemedik” diye düşünerek çok üzülürler.

 Bu hikâyenin mesajı; bugün elde edeceğiniz başarılarınız, daha önce ne kadar çok çalıştığınıza veya bir başka deyişle ne kadar çok çakıl taşı taşıdığınıza bağlıdır.

Unutmayalım, herkes kendi geleceğinin hamalıdır. Sırtınızda ne taşıyorsanız yaşamınız o olur. Tercih sizin.
Yaşam yolculuğunuzda sırtınızda taşıdığınız çakıl taşlarına bir çakıl taşı da benden olsun ve onun adını siz koyun. Umut, sevgi, farkındalık.

Çakıl taşlarınız bol olsun.

Yadigar ÜNVER
www.kafiye.net