GÖZLERİNDE ÜŞÜRDÜ LALELER

Sesinin türkuaz özleminden bir sıyrılabilsem, sana ve dirayetsizliğime aldırmazdım. Karalayıp karalayıp bir kenara tutuşturduğun sözlerimi, bir bütünleyebilsen anılarına bir daha dönüp bakmazdın. Ben senin yokluğunda düşlerimi gülüşlerinle ısıttım. Ama yüreğim ağlamaklı kaldı adamım. Bilmelisin ki duruşuna inandığımız hiç bir pozda yansımamızı beğenmeyiz, fırtınası yürekten taşan, an gelip aşkı yazanları bile ağlatan özlem sarılışlarından kaçar yürek. Mor gülüşlerin, kaldırımlarda yürür, rengi içimde biçimlenen eksiksiz mutluluğunda hasrete düşerdim.

Yelkenini şişirdikçe hüznün, değişik bir hava dolardı içimize. Yamalı düşlerin geri dönüşüm ağlarında sözün ülkesine sürerdik aşkları. Yalnızlığıma yetmeyen ve içimizdekileri söndürmeyen, sevda gözlerinde çorak umutları aradık. Serüvenleri dilde biçimlenen, öpüşlerde güçlenen, şiirlerle dillenen tüm sevda denemeleri, başlığı sona bırakılan yazıtlarda sessiz çığlıklara dönerdi sırtını. Onlarca yüreğin terleriyle sıvanan görkemli saraylarda aşksız gölgeler dolaştı hesapsızca. Çekince ellerimi ellerinden gecenin yakasından tuttum, silkeledim tüm kalabalıkları, şiirler yazdım sana, çoğalınca martıların çığlıkları.

Ezberlenmesi zor bütün şarkıların zehirli sözlerinde yasak bir mevsimin senfonisiydi yaşadığımız. Alaturka sahnelerde ellerimiz utangaç replikleri karıştırırken, kimliğini kaybetmiş anlamsızlıkları el yordamıyla araladık bulundukları renk mekanlarından. Aşkın sevda bahçelerinde üşüdü sarı laleler.

Fahriye HAMZAÇEBİ
www.kafiye.net