Acılarını ve gözyaşlarını hapsettiği bavulu elinde otogara doğru ilerliyordu Rüzgar Bakışlı Kız. Her zaman olduğu gibi yine yalnızdı. Benim varlığım ona ayrı bir yokluk katıyordu sanki. Son kez yürüyorduk yan yana bu yolda, bunu kendime bile itiraf edemiyordum. Konuşmadan ilerledik bir süre, dilime öksüz bir ‘gitme’ sözcüğü takıldı ama duyulmadı bir türlü… Ayaz bir ayrılığa bürünüyordu kent. Aşkın bazen vazgeçmek olduğunu yokluğu öğretiyordu bana.