şiir. öykü, makale, deneme, tiyatro, masal, fıkra, anı, sohbet, röportaj yazılarının yayınlandığı uluslara arası yazar ve şairlerin katılım gösterdiği edebiyat sayfasıdır. Uyum platformudur.
Yaşam süresi dünyada gün geçtikçe uzuyor. Çin’de yaşayan insanlar, çok yoğun ve ağır iş koşulları altında çalışıyorlar. Tatil süreleri çok az ve uzun mesai saatleri var. Bu nedenle orada çalışan insanlar emekli olunca hayatlarında yeni bir sayfa açıyorlar. O zamana kadar yapamadıkları bazı şeyleri uygulamaya geçiyorlar.
Öncelikle iletişimi genç-yetişkin ve genç büyüklerimiz arasında ayırmadan önce şunu belirtmek isterim. İletişim kendimizle, yakın çevremizle, toplumla, doğadaki kedilerle, köpeklerle, çiçeklerle de iletişim kurabiliyorsunuz. Bakmak ile görmek aynı şey değildir. İnsan sürekli iletişim halinde.
Yaşlılar için iletişimin değeri ve yeri nedir?
Öncelikle iletişimi genç-yetişkin ve genç büyüklerimiz arasında ayırmadan önce şunu belirtmek isterim. İletişim kendimizle, yakın çevremizle, toplumla, doğadaki kedilerle, köpeklerle, çiçeklerle de iletişim kurabiliyorsunuz. Bakmak ile görmek aynı şey değildir. İnsan sürekli iletişim halinde.
Toplumumuzda kadın ve erkek ilişkilerinden bahsederken; ne kadar yol kat etmiş olduğumuzu düşünsek de kadını sadece kentte yaşayan ‘bir avuç kadın’ olarak düşünmeyelim. Ki, kentte yaşayan ve çalışan kadınında ister bir kariyeri olsun ister olmasın kendine göre farklı sorunları olabiliyor.
Her çocuğun bir hayali vardır ve her çocuğun bir hayali de olmalıdır. Hayallerimiz değil midir ki bizleri hayata bağlayan…
Siz evladınızın sahip oldukları ile mi? Yoksa olmadıkları ile mi ilgilenirsiniz?
İşte engelli çocuklarımızın da yapamadıkları değil, yaptıklarını görmeliyiz.
Engel önce beyinlerimizde başlar. Sonra yaşantımıza, her hareketimize yayılır. Engelleri ortadan kaldırmak için önce şehirleri, sonra beyinlerimizi o duruma uygun hale getirmek gerekiyor
Geçen gün, hukuk tahsili yapmış bir arkadaşımla konuşuyorduk. Dikkat ederseniz avukat demiyorum çünkü insanların ne okudukları okul ne mevkileri değil, içlerinde barındırdıkları kişilikleri önemlidir kuşkusuz.
Hayat akıp giderken; evde yoluna koymanız gereken işler, işyerinin yükü, ilişkiler, çocuklar, verilen sözler, koşuşturmacalar ve bir kısır döngü sürüp gider.
Derken bir de bakarsınız ki, sadece kendi meşgaleleriniz, çevrenizde mecburen birlikte olduğunuz insanların dışına kapattığınız bir dünyanın tam da orta yerinde gezinip duruyorsunuz.
‘Beni benle deli ettin ve öldüm.
Beni onunla deli ettin ve yaşadım.
Sonra beni benden ve ondan uzaklaştırarak deli ettin ve kayboldum.
Sonra beni delilik derecesinde durdurdun ve geçirdiğim üç hali sordun.
Kış gelince kış mevsimini yaşayacaksın…
Parmaklarının ucuna kadar üşüyüp, paltona sarılıp ellerin ceplerinde, kar çizmelerinle bata çıka yürümelisin yolları…
Yağmur bazen iliklerine işlemeli, titretmeli soğuk ve kendine gelmelisin demli bir çay eşliğinde…
Geçmiş bu günle, gelecek şimdi ile ve bütün bunlar bir ulusun değerleriyle farklılaşıyor, renkleniyor, farklı bir anlam buluyor. Bir 23 Nisan daha gelip geçti. Bazı şeyler değişse de kutlamalar bakımından halen sevinçle görüyorum ki, değişmeyen güzellikler, o paylaşım ruhu çocukların gözlerindeki sevinç ışıltıları, rengarenk elbiseleri içinde saf ve temiz kalpleriyle geleceğimizin aydınlık güneşleri onlar…